Oyun Mart 2012 de yayınlayacağı için demo dağıtımı başlamamıştır
Max Payne ismini sanırım birçok oyuncu işitmiştir. Max Payne deri ceketi, iki elinde tuttuğu silahları ve bozuk olan psikolojisiyle hafızalara kendini kazımıştı. En azından Payne ismi geçtiğinde benim aklıma ilk gelenler bunlar oluyor. Ama birde bizleri oyunlarda ağır çekim yani “bullet time” modu ile tanıştıran ilk oyundur Max Payne. Özellikle adamların üzerine doğru atladığımızda ağır çekim moduna alıp düşmanlarımızı tek tek haklamanın keyfi bambaşkaydı. Son oyununun ardından geçen seneler tam bizlere Payne’i unutturmak üzereydi ki, Rockstar bizlerin sessiz çığlıklarını duyarak Max Payne 3′ü duyurdu. Duyurdu duyurmasına da kimdi bu Payne? Ne iş yapardı? Neydi bu adamın hikayesi? Neydi bozuk olan bu psikolojisinin sebebi? Aradan geçen seneler Payne’i ister istemez bizlere unutturmuştu. Aslında Max Payne bir çocuk babası, eşine son derece aşık şerefli bir polisti. Tek sahip olduğu, karısı, çocuğu ve doğrulardan hiç şaşmadan yaptığı mesleğiydi. Fakat Payne’in bu doğruluğu onu sonu görünmeyen bir tünele itti. Max işinden evine döndüğü o yağmurlu gecede başına geleceklerden habersiz bir şekilde evinin kapısını açtı ve içeri girdi. Ters giden bir şeyler vardı. Çocuğunun o neşeli sesi kulağına gelmiyordu, ortalık fazlasıyla sessizdi. Payne eşinin ve çocuğunun uyumuş olabileceği düşüncesiyle yatak odasına doğru ağır adımlarla ilerledi. Kapıyı açtı, bir anda yüzü allak bullak oldu. Odanın rengi eşinin ve çocuğunun kanlarıyla adeta kırmızıya bulanmıştı. İşte bu olaydan sonra Payne bir daha eskisi gibi olamadı. Eşinin ve çocuğunun intikamını almak için and içti. Tabi bu intikamın bedeli geriye kalan tek şeyini de kaybetmekti. Yani mesleğini….
İşte Max Payne ismi kendini bizlere bu hikaye ile tanıtmıştı. Fakat aradan geçen uzun yıllar Payne’i öylesine değiştirmiş ki, onu ilk gördüğümüzde “hayır bu Max değil, yalan söylüyorsunuz… O … O… O öldü değil mi? Saklamayın bizden gerçekleri! Max bu olamaz” gibi düşünceler beynimizde dolaştı durdu. Genelleme olarak kullandım ama en azından benim yapımdaki Max Payne hayranları böyle düşünmüştür. Peki neydi Max’i bu kadar değiştiren? İşte bu sorunun cevabını oyunun geliştiricisinin anlattığı kadarıyla sizlere anlatayım. Buyurun Max Payne 3.
İşte Max Payne ismi kendini bizlere bu hikaye ile tanıtmıştı. Fakat aradan geçen uzun yıllar Payne’i öylesine değiştirmiş ki, onu ilk gördüğümüzde “hayır bu Max değil, yalan söylüyorsunuz… O … O… O öldü değil mi? Saklamayın bizden gerçekleri! Max bu olamaz” gibi düşünceler beynimizde dolaştı durdu. Genelleme olarak kullandım ama en azından benim yapımdaki Max Payne hayranları böyle düşünmüştür. Peki neydi Max’i bu kadar değiştiren? İşte bu sorunun cevabını oyunun geliştiricisinin anlattığı kadarıyla sizlere anlatayım. Buyurun Max Payne 3.
O Eski Halinden Eser Yok Şimdi…
Oyuna kazandıran yeniliklerden önce aynı kalan şeylerden bahsedelim. Karakterimiz tamamen değişmiş olsa bile, ilk iki oyunda olduğu gibi hala sağ ve sol eliyle aynı anda iki farklı silahı kullanabiliyor. Yani mesela bir elinde keleş dururken diğer elinde normal bir berettayla ateş edebiliyor. Tabi birde Max Payne oyunlarının olmazsa olmazı olan “bullet time” özelliği var. Bu özelliğimiz üçüncü oyunda da aynen devam ediyor. Üstelik artık siper alıp, siper aldığımız yerden ağır çekim modunda uçarak rakiplerimizi avlayabiliyoruz. Max Payne 3 yayımlanan ekran görüntüleri ve yapımcıların söyledikleri doğrultusunda hayli kaliteli bir yapım olacağa benziyor. Öyle ki Rockstar oyun için tasarlanan mekanlar için Brezilya’ya adamlarını yollamış ve oyunun geçeceği alanları fotoğraflayarak bunları oyuna birebir olarak aktarmış. Oyundaki karakter ve materyallerin birçoğu ise 3D tarama yöntemiyle oyuna aktarılmış. Oyun için ise Rage motoru tercih edilmiş. Fakat hemen belirtmeliyim ki oyunun yapımcısı, serinin ilk iki yapımına imzasını atan Remedy firması değil. Rockstar üçüncü oyun için kendi bünyesinden bir stüdyoyu görevlendirmiş. Max Payne 3 Rockstar Vancouver stüdyoları tarafından geliştiriliyor. Tabi yapılan bu değişiklik oyunun o eski tadını kaçırır mı orasını kestirmek güç.
Son Sözler…
Şu ana kadar Max Payne 3 ile ilgili paylaşılanları bu ön incelemede sizlere sunmaya çalıştım. Eğer Rockstar’ın vaat ettikleri doğru çıkarsa Max Payne 3 gayet kaliteli ve zevkli bir yapım olur. Rockstar gibi bir firmanın da öyle boştan sallamayacağını düşünürsek, serinin yeni oyunu bizler için bambaşka bir deneyim olacağa benziyor. Karakterimizin tamamen değişen yapısı, kalitesi bir hayli artan grafikler, oyuna yeni eklenen siper sistemleri ve tabi ki oyunun vazgeçilmezi olan yavaş çekim modu. Bakalım Max Payne 3 bizleri memnun edebilecek mi? Yoksa bazı oyunlar gibi şişirilip şişirilip sonra bizlerin bilgisayar ve konsollarında mı patlayacak bunu zamanı geldiğinde hep beraber göreceğiz. Eğer Max Payne 3 çıktığında alıp oynayacağım diyorsanız size tavsiyem öncelikle Max Payne ve Max Payne 2 oyunlarına şöyle bir göz atmanız olacaktır. Zira hikaye diğer oyunlardan bağımsız olsa dahi, karakterinizin geçmişi hakkında az çok bir bilginiz olur. Unutmayın… Herkes oyun oynar!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder