Keramet ve kıssaları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Keramet ve kıssaları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
19 Mayıs 2011 Perşembe
Arabayı Kurtarıdılar
Seyda Hazretlerini ziyaretten dönüyorduk vakit geceydi. Bir ara uyuklamaya başladim. Aniden gözlerimi açtim, baktim ki araba uçuruma dogru gidiyor, şoförümüz uyuyor. Birden arabanin bir tarafinda Şeyda Hazretlerini diger tarafinda Gavs Hz.lerini gördüm. Arabayi tutup yola düzgünce birakip kayboldular. Sarsintiyla uyanan arkadaşlar ne oldugunu anlayamadilar. Büyük zatlarin yardimiyla mutlak bir kazadan kurtulmuştuk.
Felçli Çocuk
* Seyda Hazretlerinin kucagina 5-6 yaşlarinda bir çocuk verdiler. Solgun, halsiz, dili dişari sarkmiş olan çocuk muhtemelen felçliydi. Mübarek çocuga bir şeyler söyledi, tebessüm etti. Bir müddet sonra çocugu yanindakilere uzatti. Herkes sararmişti. Çocuk canlanmişti, kollarini ellerini oynatiyordu. Yakinlari çocugu birbirine veriyor sonsuz bir şekilde seviniyorlardi.
Caminin üzerinde nurdan bir halka
* Hanım arkadaşlarla Şeyda Hazretlerini (k.s.) ziyarete gitmiştim. Bayanlar gece otururken arkadaşım beni pencereye çağırdı. Gördüğüm manzara olağanüstüydü: Caminin üzerinde gövde kalınlığında camiyi kuşatmış şekilde nurdan bir halka ve halkanın tam ortasında gökyüzünde dolunay. Herkesin gördüğü bu manzara bir saat sürdü ve mübareğin camiyi terketmesiyle aniden kayboldu
O şirkete geçme perişan olursun.
* Şeyda hazretleri (k.s,) Gökçeada'da iken zor şartlar altinda bizi kabul etti. Ortami uygun olmayan bir şirkette çalişiyordum. Muhafazakar bir şirketten teklif geldi. Mübarege anlattim, nasil çalişma olacagini izah ettim. Sordular: Hesaplari kim tutacak, teminat istenecek mi? Ben güven esasina göre çalişacagimizi söyleyince "Zamanimizda dogru tüccar yok ki, hepsi zarar ettik der" buyurdu. Ben de biliyorum dedim. Mübarek: "O şirkete geçme perişan olursun." dedi. Bu sözleri 1984 yilinda söyledi. Ben de girmedim. Daha sonra 1989-1990 yilinda başka bir Islami usulle çalişan şirket kuruldu, izin almak için Mübarege gittim, mesaisinin agir oldugunu, ticaret yapildigini söyledim. "Sen bayan olmayan yerde çaliş, ticaret kolaydir." buyurdular. O şirkete geçtim, iş hususunda hiç zorluk çekmedim, tek başina yüzlerce kişinin yapacagi işin altindan kalkabildim. Bu arada kar-zarar ortakligi yapilan müteşebbislerin hepsi zarar beyan ettiler. Bunlarin içinde islami yönü çok kuvvetli olarak bilinenler de vardi. Ben mübaregin dedigini 10 sene sonra anlamiştim. Bu birinci kerameti idi. Ikincisi ise en karmaşik işlerde dahi duasinin bereketiyle başarili olmamdi. * Şeyda hazretlerinin (k.s.) Ankara'ya teşrif ettikleri zamandi. Binlerce kişi bulundugu yerde toplanmiş tevbe ediyorlardi. Ben de siram geldiginde elini tuttum, tevbeye başladim, sonra başimi kaldirip bakinca hayretler içinde kaldim. Orada o zatin yerinde sadece ve sadece bembeyaz bir görüntü vardi. Tövbe bittiginde tekrar bakinca eski haliyle gördüm.
Diyar Bakıra Git
* Ayağımda rahatsızlık vardı. Şeyda hazretlerine (k.s.) söyledim, Diyarbakır'a gitmemi söyledi. Ben de bulunduğum yerde halletmeye çalıştım. İlaç aldım, tabii ilaç yapanlara gittim, ne yaptıysam iyileşmedi. En sonunda Diyarbakır'a gittim ve hastalığım iyileşti.
Dİli Açılan Çocuk
* Bir gün dili tutulmuş bir fakih getirdiler. 7-8 gün devamli gezdi. Bir ara bir otobüs gelmişti. Bu fakih şoförü gözlemeye başladi, aniden şoförün yanina geldi. "Dur gitme" dedi. Daha başka kelimeler de söy-ledi. Babasi duyunca çok sevindi. "Bize son çare olarak buraya gelmemizi söylemişlerdi. Çok şükür oglumun dili açildi." dedi. Gadir köyünden Diyarbakır'a alış-veriş için Seyda hazretleriyle (k.s.) getmiştik. Günlerden cuma idi. Cuma namazımızı camide kıldık. Bir ara Şeyda hazretlerini (k.s.) tamemen kaybetmiştim. Namaz bitince baktım iki saf Önümde duruyor. Sen burada yoktun deyince buradaydım dedi, ben de seni burada göremedim dedim. Ertesi gün köye doğru kamyonla yola çıktık. Yolda araba arızalandı. Şoför yedek parça için Kozluğa gitti. Biz de bir köprü altında beklemeye başladık. Bir ara bir pikap geldi, köprüye 1-2 metre kala lastiği patladı. Ben Şeyda hazretlerine (k.s.) söyleyince köprünün altından çıktı. Pikaptakilerle tanıştık. Onlar Şeyh Seyda-i Ceziri'nin (k.s).evlatlarıydılar. Birisi de Şeyh Nurullah Ceziri (k.s.) idi. Şeyda hazretleriyle birlikte oturdular, sohbet ettiler. Birbirlerine sen benim arabamı bozdun, hayır sen benim arabamın lastiğini patlattın diye latife yaptılar. Arabalar tamir edildikten sonra biz Gadir köyüne döndük, onlarda Hz. Veysel Karani'ye gittiler
Müslüman olan Turist
* Seyda hazretleri (k.s.) birgün Hatme-i Hace-gan'dan çıkmış, caminin Önünde sofiler ziyaret ediyordu. O sırada sırt çantasıyla birlikte yabancı olduğu anlaşılan bir kişi yaklaştı, ziyaret etti, mübarek tebessüm ederek: "Hoşgeldin" dedi. Yabancının ne dediğini anlamadık, birisi tercüme edince Nemrut'u ziyaret için geldiğim, yarın oraya gideceğini söyleyince Şeyda hazretleri (k.s.) dönüşte yine buraya gel dedi, o da söz verdi. Üç gün sonra geri döndü. Şeyda hazretlerini görünce yanına gitti "ben sana söz" dedi. Mübarek tebessüm ederek "hoşgeldin, biz gidip namaz kılacağız, sana namaz yok sen camiye gelme burada kal" dedi. Biz ikindi namazım kıldık, hatmemizi yaptık dışarı çıktık. Yabancı kişi "İslam başka" diyerek kapıya koştu, camiye girdi. Şeyda hazretlerinin (k.s.) önünde ağ-lıyarak tercüman aracılığıyla kelime-i şehadet getirdi ve müslüman oldu. Bir hafta kaldı, islamiyeti öğrendi, temsil yetkisi alarak İngiltere'ye döndü.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)